21 Kasım 2010 Pazar

Death Bell - Ölüm Zili

Death Bell isimli filmin detaylarına imdb sayfasından ulaşabilirsiniz. Aldığı 5.8 puanın bu filme çok fazla geldiğini, 3 puanın yeterli olacağına inanıyorum :)

Son dönemin yükselişinde Japon ve Güney Kore asıllı korku filmleri vardı. Bu yüzden genel kanı Japonların iyi korku filmi çektikleri yönünde olsa da, bunun tersine işleyebileceğini de bu Güney Kore filmiyle görmüş olduk. 

Film okulun ara tatile girmesiyle en başarılı 30 öğrencinin kursa çağrılmasıyla başlıyor. Klasik şekilde ezik öğrenciler ve kaçık öğrenciler bir arada ders alıyorlar. Derken, yıllar önce okulun havuunda ölen bir okul öğrencisi hakkında bazı dedikodular dönmeye başlıyor. Ve bi anda öğrenciler okulda, elektriksiz kilitli kalıyorlar. 
Buradan sonra yıllara gömülmüş olan sırlar ortaya çıkıyor ve ölümler başlıyor. 

Filme ait, ne iyi bir oyunculuk performansı, ne efekt, ne proüksiyon, ne de başka bir güzel uygulama var diyemem. Üstelik ne korku filmi, ne de gerilim. Bir kaç kanlı sahne ve ölümlerle işi götürürüz sanarak çekmişler. Malesef oldukça vasat ve gereksiz bir film olmuş. 

Ben genelde film tadına çok güvemediğim kimsenin fikirlerine kulak asmam ve kendim izlemek isterim. Bu yüzden bana göre  vasat olan bu filmle zaman harcamak isterim derseniz buyrun

Leap Year

Filmimizle ilgili detaylara imdb sayfasından ulaşabilirsiniz. 6.1 almış ve bence yeterli bir puan :)


Pek çok romantik komedi filminin tersine, bu defa filmin ilk yarısı çok daha eğlenceli. Son yarı bildiğimiz romantik ve masalsı film tadında ilerlediğinden çok büyük bir komedi seansı beklememek lazım. Ama esas oğlan çok başarılı bir oyunculuk sergilemiş. 

4 yılda bir gelen 29 Şubat, İrlanda'da kadınların erkeklere evlenme teklif ettikleri tek tarih. Ve yıllardır sevgilisinden evlenme teklifi bekleyen kızımız, sevgilisinin peşinden İrlanda'ya gelerek bu şansı kullanmak istiyor. Ancak uçağın yaptığı zorunlu inişle her şey bir anda değişiyor. 

Filmin prodüksiyonu, müzikleri veya efektileri oldukça sıradan. Söylediğim gibi, esas oğlanın performansı cidden izlenmeye değer. Evde, canınız sıkıldığında eğlenceli vakit geçirtebilecek bir film ama fazlasını beklemeyin :)

Filmi online olarak buradan da izleyebilirsiniz. 


13 Haziran 2010 Pazar

Koleksiyoncu - Collector


He always takes one

Klasik evinizde rehin alınsanız korkusu yaratan filmler serisinden biri Koleksiyoncu. Kahramanımız (Josh Stewart), başka bir sebeple girdiği patronunun evinde bambaşka bir sürprizle karşılaşırve her nasılsa evde zekice hazırlanmış tüm tuzaklardan spontan şekillerde kurtulur. Film kurgusu ile Last House on the Left dejavusu yaşatırken, sonuyla da bir çeşit Elm Sokağı Kabusu anımsatıyor.

Açıkçası Saw yapımcılarından çok daha ilerlemiş ve kaliteli film beklentim söndü bir anda. Üzerinden para kazanmaya çalıştıkları korkunç ölüm şekillerini  açıkça göstermeyi Testere serisi ve ardından gelen Hostel serisi ile tamamlamış olmaları gerekliydi. Bu filmle kendilerini fazlaca tekrar etmişler. Filmi sinemada izlemenizi gerektiren herhangi bir efekt bile yok ne yazık ki...

Vasat bir film olarak çok canınızın sıkıldığı ve filmsiz kaldığınız bir gün değerlendirmenizi tavsiye ederim.

12 Haziran 2010 Cumartesi

4. Tür - 4th Kind.


 Alaska - Noem'de yıllardır süren ve FBI'ın işin içine girmesine rağmen bir türlü açıklanamayan ortadan kaybolmalar... Kocasının öldürülmesini atlatmaya çalışan Dr. Abbey Tyler, bu kaybolmaların bir süreci olarak kabul edilen beyaz bir baykuş gördükten sonra, uykusuzluk veya amneziyle boğuşan hastalarına hipnoz uygular ve ilginç sonuçlarla karşılaşır. Tyler, kızının da kaçırılmasıyla kendisini bu kaybolma vakalarını çözmeye adar. 


Alışılmadık bir uzaylılarla temas filmi olan 4th Kind, oyuncu kadrosunun güzelliği ve gerçeğe yakın görüntülerin,gerçek olduğu iddia edilenlerle harmanlanınca gerilim yaratan sahnelerle ortalama üstü bir gerilim filmi... Efektlerinden çok etkileneceğiniz kesin.

30 Mayıs 2010 Pazar

A Nightmare On Elm Street

Freddy Krueger... Eminim bir kere izlemişliğiniz ve korkup uyuyamamışlığınız vardır. 

Yapımcısı büyük usta Wes Craven'ın küçükken okulda sürekli dayak yediği Fred Krueger'dan etkilenerek yarattığı ve yine küçükken korkutulduğu evsiz adamın üzerindeki  yeşil-kırmızı çizgili kazakla yarattığı seri katilin hikayesini anlattı bize bu film. Daha doğrusu 1984'deki orijinalinin günümüze uyarlamasıydı. 

1984 hali, sinema dünyasında pek çok rekora imzasını attı.. 1,8 milyon dolar bütçeyle çekilen film o yıl 25,5 milyon dolar hasılat yaptı.  Kadınların çok çekici ve gizemli bulduğu Johnny Depp'in ilk sinema filmidir. Bunun yanısıra Freddy ile adeta bütünleşen Robert Englund.



Bu defa 2010 filminde Robert Englund değil, son dönemde Shutter Island ve Watchmen gibi filmlerde rol alan Jackie Earle Haley oynadı Freddy rolünü. Ve sizi bilmem ama benim için yeni Freddy her haliyle bir hayalkırıklığıydı. İzlemeyenleri düşünerek fazla bilgi vermeyelim ama Englund bu karakterin bel kemiği.ı


Kısacası sinemada zaman harcamayın ve evde 1984 versiyonunu izleyin derim.

 

10 Mayıs 2010 Pazartesi

Bane

Bane... Film, 4 kadının aynı hücrede uyanmasıyla başlıyor. Hiç biri bileklerinde yazılı olan isimleri dışında kim olduklarını bilmiyorlar. Ta ki her biri öldürülmeye başlanana kadar... Bir testin parçası olarak sorulan sorulara cevap vermeleri, onlara sadece bir soru sormalarına olanak sağlıyor. Ve film açıkçası hiç de beklemediğim bir senaryoyla bitiyor. Aslında filmin sonunu tahmin etmek zor değil, sadece bağlandığı yerde "haydi canım" dedim. 
Oyunculuklar fena değil ama iş asıl sahnelerde ve efektlerdeydi. Vasat sayılabilecek, canınız sıkıldığında izleyebileceğiniz bir film diyebilirim. 

14 Kasım 2009 Cumartesi

The Dark


One of the living for one of the dead. 
 

Pulse

There are some frequencies we were never meant to find 
Now you are infected

12 Kasım 2009 Perşembe